18 Kasım 2007 Pazar

İslamiyet'ten Önceki Türk Edebiyatı

İSLAMİYET'TEN ÖNCEKİ TÜRK EDEBİYATI
(..?-11.yy.)

İslâmiyet'ten önceki Türk Edebiyatının Göktürk ve Uygur gibi iki dairesi vardır. Ancak bu devir edebiyatını daha önceki devirlere kadar çıkarmak gerekir ancak Türk Edebiyatının şimdilik karanlık kalan ve Göktürk devrinden önceki zamanı, daha çok Çin metinlerinden öğrenilmektedir. Çin kaynaklarında Hunlar'a ait Türkçe kelimelere ve bazı mektuplarla bir Hun türküsünün tercümesine rastlanmıştır. Bu durum, Hunların mutlaka bir edebiyatlarının olduğu, gerek şifahî gerekse yazılı olarak bu edebiyatın devam ettiği fikrini vermektedir.

A) SÖZLÜ EDEBİYAT DÖNEMİ:
M.S. VIII. yüzyıla gelinceye kadar Türklerin henüz yazıyı kullanmadıkları dönemdeki edebiyattır. Bu dönem edebiyatı, sözlü olarak üretilmiş ve kulaktan kulağa yayılarak varlığını sürdürmüştür. Bu dönemde edebiyatımızı Şamanizm, Maniheizm, Budizm gibi dinler etkilemiştir.
Genel özellikleri:
İslamın doğuşundan ve Türk Boylarının Müslümanlığı kabul edişlerinden önceki zamanlarda olmuştur. Eski Türk dini (Gök Tanrı dini) ile yer yer Budizm, Maniheizm gibi Asya dinlerinin inanç esaslarından etkilenmiştir.

1. Bu dönem edebiyatı müzik eşliğinde (“kopuz” adı verilen sazla) dile getirilmiştir. Genellikle sözlüdür. Yazılı eser azdır.
2. Genellikle anonimdir. Pek az eserin sahibi bellidir
3. Genellikle manzumdur. Düzyazı daha az kullanılmıştır.
4. Ölçü, ulusal ölçümüz olan “hece” ölçüsüdür. Türk nazmının geleneksel biçim özellikleri, bu dönemde belirginleşmiş görünür. Hece ölçüsü, dörtlük birimi, yarım uyak ve redif kullanılmıştır.
5. Nazım birimi “dört lük”tür.
6. Dönemine göre arı bir dili vardır. Yabancı etkilerden oldukça uzaktır. Üç ana dönemin, “yerlilik” ve “millilik” açısından en önde olanıdır.
7. Dil Türkçe’dir. Yabancı sözcük yok gibidir. “Halk dili-seçkinlerin dili” biçiminde bir bölünme yoktur. Dönemin sonlarına doğru Göktürk ve Uygur şiveleri birbirinden ayrılmaya yüz tutmuştur.
8. Dizelere genel olarak yarım uyak hâkimdir.
9. Daha çok doğa, aşk ve ölüm konuları işlenmiştir. Atlı göçebe hayatının izlerini taşır.
10. Yiğitlik, yurt sevgisi, doğa sevgisi, ölüm, töreler ve inançlar, işlenen başlıca tema ve konuları ve temaları oluşturur.
11. “Şaman, baksı, oyun, ozan, kam” adı verilen din adamları yanı zamanda şair, edebiyatçı ve müzisyendir.
12. En çok rastlanan ürünler; destanlar sagular, koşuklar ve savlardır.
13. Bu döneme yönelik elimizdeki en önemli ve eski kaynak Kaşgarlı Mahmut’un “Divan-ı Lügat-it Türk” adlı eseridir.
*“Destan” çok yaygın olduğundan bu döneme Destan Devri Türk Edebiyatı adı da verilir.
Dönemin Ürünleri:
1.Koşuk:Sığır denilen sürek avlarında söylenen şirlerdir.Konusu daha çok doğa,aşk,şavaş ve yiğitliktir.Bu tür daha sonra halk edebiyatında koşma adıyla anılmıştır.
2.Sav:Dönemin özlü sözleridir.Bugünkü atasözlerinin ilk biçimi niteliğindedir.
3.Sagu:"Yuğ" adı verilen ölüm törenlerinde ölen kişinin erdemlerini ve onun ölümünden duyulan hüznü dile getiren şiirlerdir.
4.Destan:Toplumu derinden etkileyen olaylar sonucunda halk arasında kendiliğinden oluşan uzun nazım türüdür.

B) YAZILI EDEBİYAT DÖNEMİ
a) Dil sade ve yabancı kelimelerden uzaktır.b) Şiirlerde hece ölçüsü ve yarım uyak kullanılmıştır.c) Uygur ve Göktürk olmak üzere iki ayrı alfabe kullanılmıştır.d) Anlatımda sanatlı ve sade olmak üzere iki yol tutulmuştur. Bu dönemi Göktürk ve Uygur dönemi eserleri olarak iki grupta inceleyebiliriz.
1) Göktürk (Orhun) Yazıtları (VIII. yy): Bunlarda Çinlilere karşı bağımsızlık savaşı yapan, Türk bütünlüğünü yeniden kurmak için içte ve dışta svaşan Göktürklerin hikâyesi anlatılır. Bu abideler 38 harfli olan Göktürk alfabesiyle yazılmıştır. Bunlardan en önemli olanları üç tanedir.
2) Uygur Dönemi Eserleri: Göktürk devletinin yıkılmasından sonra kurulan Uygur hanlıklarından kalma eserlerdir. Daha çok Buddha ve Mani dininin esaslarını anlatan metinlerdir. Bunlar Turfan yöresinde yapılan kazılarda ortaya çıkarılmıştır. Uygurların kâğıda kitap basma tekniğini bildikleri anlaşılmaktadır. Dönemden kalma birçok hikâyenin yanında “kökünç” denilen bir tür ilkel tiyatro eserleri de vardır. Uygurlar bu eserleri 14 harfli Uygur alfabesiyle yazmışlardır.
YAZI, DİL VE EDEBİYAT
Yazı ve Alfabe:
Orta Asya Türklerine ait bilinen ilk alfabe 38 harften oluşan “Göktürk Alfabesi”dir. Bunun dışında Türkler tarafından günümüze kadar birçok farklı alfabe kullanılmıştır. Bunlar;

Göktürk Alfabesi : Orhun Kitabeleri bu alfabe ile yazılmıştır.
Uygur Alfabesi : Karabalgasun Yazıtları bu alfabe ile yazılmıştır.
Arap Alfabesi : İslamiyet’in kabulüyle birlikte ilk defa Karahanlılar ve Gazneliler tarafından kullanılmaya başlamış.
Selçuklular, Beylikler ve Osmanlılarda bu alfabeyi kullanmışlardır.
Latin Alfabesi : Cumhuriyetin ilanı sonrasında kabul edilmiştir.
Kiril Alfabesi : SSCB hâkimiyeti altında yaşayan Türk toplulukları tarafından kullanılmıştır.

Not: Uygur alfabesi 18 harften oluşmakta ve kullanılan hareketli harf sistemi günümüz matbaasının temelini teşkil etmektedir.
Türk tarihinin ilk yazılı belgeleri “Orhun Kitabeleri”dir. II. Göktürk ( Kutluk ) Devleti döneminde yazılan bu eser ilk olması itibarı ile bir çok özellik içermektedir.

GÖKTÜRK (ORHUN) KİTABELERİ (MS VIII. yüzyıl)
Doğu Göktürk (Kutluk Kağan’ı Bilge Kağan ve veziri Bilge Tonyukuk tarafından diktirilen bu anıtlar, Türk edebiyatının ilk yazılı metni kabul edilir. Türk buluşu olan 38 harfli Göktürk alfa-besi ile yazılmış, gelişmiş bir edebiyat dili niteliği taşıyan Göktürk Türkçesi ile yazılmış bu anıtlar Türk tarihine, Türk töre ve inançlarına, toplum ve devlet yapısına da ışık tutar. Anıtlarda benzetmeler, aliterasyonlar, deyimler ve ata-sözleri ile dikkat çeken gelişmiş bir edebiyat dili kullanılmıştır.
Söylev ve anı türlerinin edebiyatımızdaki ilk örnekleri olmaları açısından da önem taşırlar.
Orhun Irmağı bölgesinde Göktürkler tarafından dikilmiş pek çok yazıt bulunmakla birlikte bunlardan üçü önemlidir:
Bilge Tonyukuk Anıtı: (MS 720–725)
Yazarı, Göktürk Baş veziri Bilge Tonyukuk’tur. Kendi adına hazırlayıp diktirdiği bu taşta II. Göktürk (Kutluk) Kağanlığı’nın kuruluşunu ve gelişmesini bir tarihçi üslubuyla anlatır. Kendi anılarını da sunar. Tür olarak tarih ve anı özellikleri taşır. Bilge Tonyukuk, bilinen ilk Türk yazarı, tarihçisi, ilk Türk anı yazarı sayılabilir. Dil yönünden sadedir. Atasözleri ile dikkati çeker.
Kültekin Anıtı: (MS 732)
Kutluk Kağanlığı ordularının komutanı Gültekin (Kül Tigin)in ölümünden bir yıl sonra, ağabeyi Bilge Kağan tarafından diktirilmiştir. Yazarı Yolluğ Tigin (Uluğtekin)dir. Söylev türündedir. Bilge Kağan’ın ağzından, dönemin tarih olaylarını, Kül Tigin’in seferlerini ve kahramanlıklarını da zaman belirterek anlatır. Tonyukuk anıtına göre daha sanatlı bir anlatımı vardır.
Bilge Kağan Anıtı: (MS 735) Bilge Kağan’ın ölümünden sonra onun adına dikilmiştir. Yazarı Yolluğ Tigin’dir. Konu, tür ve anlatım yönünden Kül Tigin anıtının tekrarı gibidir.
NOT
13. yüzyıldan beri, Orhun Irmağı bölgesinde birtakım yazılı taşlar bulunduğu bilinmekle birlikte, bilim dünyası bu anıtları 18. Yüzyıldan itibaren tanımaya başlamıştır. 1893’te Danimarkalı Thomsen, anıtlardaki yazıyı çözmüş, Alman bilgini Radloff, çevirisini yaparak metinleri dünyaya tanıtmıştır.
İslami Dönem’de bir yanda medrese eğitimin-den geçmiş seçkinler arasında Ortak İslam kül-türünün, Arap ve İran edebiyatlarının etkisiyle Divan Edebiyatı ortaya çıkıp gelişirken; öbür yanda halk arasında eski sözlü edebiyat gele-neği devam etmiştir.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

çok teşekkürler.sayenizde türkçe den 4 alacakken 5 alıyorum :)